Araştırma/AnalizYılmaz Dönmez

General Zass’ın Kızının Adigeler Tarafından Kaçırılışı.

Sözlü tarih anlatımlarında geçmişte olup biten her şeyi farklı kişilerden dinlediğinizde, anlatılan konunun çok küçük detaylar hariç bütünü itibariyle aynı olduğunu görüyoruz. Sadece anlatım tarzı değişmektedir. Kimisi çok kısa anlatır, kimisi tarih, yer, zaman ve çevreyi de içine alacak geniş bir şekilde anlatır. Pşıbeko Yerecıbe, Dadḣuj Kereḣu, Kreşay Xacet ve daha niceleri Çerkes tarihinde çok az bilinen bir o kadar da ilginç bir olaydan bahsederler. Çerkes tarihinde, cesaret, beceri ve korkusuzluğunu göstermek için nice yiğitlerin canlarını hiç çekinmeden ortaya koyduklarına sık sık şahit oluyoruz. Çerkesler hiçbir durum ve şartta acımasız, zalim ve hunhar olmamışlardır. Üç yıl Çerkesler arasında yaşayan Polonyalı Subay T.Lapinskiy “Adigeler yapıları itibariyle çok cesur ve kararlıdırlar. Ancak onlar yersiz yere kan dökmeyi ve hunharlığı sevmezler.” der. Her savaşçı sadece kahramanlığı değil, aynı zamanda onurlu bir ölümü düşünürdü. Bu yüzden kimin elinden öleceklerinin onlar için önemi yoktur, yeter ki bu kişi en az kendileri kadar cesur ve buna layık asil birisi olsun.

Pşıbeko Yerecıbe, geçmişte yaşananları eksiksiz bütün detayları ile anlatabilen ender kişilerdendi. Olayın yaşandığı yeri (bölge) ve zamanı çok net bir şekilde ortaya koyabiliyordu. General Zass’ın kızının Adigeler tarafından kaçırılması olayını da aynen şu şekilde anlatmıştır.

Bu olayı bana Yecerekuaye Köyünden Yeşeko Yishak anlatmıştı. O General Zass’ın kızını Adigeler kaçırdıklarında, kıza ev sahipliği (bısım) yapan Yishak’ın babası idi. Ben bu olayı 1906 yılında duydum.

Andrei Pavlovich Zass, Kafkasya’da adı vahşetle birlikte anılan Rus Generali’dir. Kafkasya’da görev yaptığı yıllarda Kabardey nüfusu’nun %90’ını yok etmiştir. Kalan köyleri sürgüne tabi tutarak Kabardey bölgesinin insansızlaştırılmasını sağlamıştır. Bu süreçte pek çok Abaza ve Kabardey köyü yakılıp, ekinleri yok edilip, hayvanları çalınmıştır.  Çar’a yazdığı bir mektupta “Adımın dehşetinin sınırlarımızı surlar ve kalelerden daha iyi korumasını diliyorum.”  ifadesini kullanmıştır.

General Zass Kafkas-Rus savaşlarına Çerkeslerin kitleler halinde imhası gibi taktikleri sokması ile tanınmaktadır. İçerisinde insanlar olan köyleri yakarak oluşturduğu taktik Rusya’nın soykırım sırasındaki standart taktiğine dönüşecektir. Bu “başarıları” dolayısıyla Rus çarı I. Nikola tarafından ödüllendirilen Zass, “başarıları” neticesinde Kuban Askeri Hattı’nın da komutanı oldu. General Zass’ın askerlerine kestikleri kafa başına para vererek biriktirdiği Çerkes kafalarından oluşturduğu bir koleksiyonu da bulunmaktaydı. Kesik haldeki Çerkes kafalarından oluşan koleksiyonunu yatağının altındaki bal mumu dolu olan bir kutu da saklıyordu.(*)

General Zass’ın Kafkasya’da yaptığı katliamları ve zalimlikleri böyle bir köşe yazısında anlatabilmek mümkün değildir. Özellikle harman zamanı köyleri basar harmanla birlikte köy halkını da diri diri yakardı. Hamile kadınları yakmakla yetinmez kadınların karınlarını süngü ile yararak içindeki çocuğu çıkartır ve öldürürdü. General Zass’ın zalimliğini en vahşi hayvana bile yakıştırmak mümkün değildi. Bu mezalimi yapan bırakın insan olmayı, hayvan bile olmazdı. Onun vahşetini bir Adige ğıbzesi (Adige Ağıdı) şu şekilde anlatıyor.

 

Post bıyıklı (Kalın urgan ipe benzer bıyıklı) Zass

Erkeklerimizin kafataslarını kazıklara asıyor

Henüz annelerinin karınlarındaki çocuklarımızı

Kılıçla deşerek dışarı çıkartıyor

Anne karnından dışarı çıkarttıkları çocuk bedenlerini

Sopalarla bir birbirlerine fırlattırıyor

Alçak düşmanın yaptığı mezalimi

Yeni doğacak nesillerimiz unutmasın

General Zass’ın kızının Adigeler tarafından kaçırılmasında sadece kaçıranların yiğitliklerini gösterme güdülerinden çok onun Kafkasya’da uyguladığı insanlık dışı vahşetti. Onun kızını kaçıranlar tabiî ki çok iyi biliyorlardı ki bir asırdır süren Kafkas-Rus Savaşının gidişatı sadece bir Rus Generalinin inisiyatifinde değildi. Bu eylemin amacı, her gün kızları kaçırılan veya katledilen babaların, annelerin yaşadığı acıyı, kendi öz kızı vasıtası ile ona yaşatmak ve yaptıklarının insanlık dışı olduğunu hatırlatarak uyandırmaktı.

XV.Yüyılın ikinci yarısından itibaren Rusların Mezdok bölgesine sokulması ile başlayan Kafkas-Rus savaşlarında Adıgelerin en namlı komutanlarından Hajret Kabardeyleri’nin Pşısı (Prensi) Ajgeriy oğlu Kuşıkupş, bir gece zifiri karanlıkta adamlarıyla birlikte bir Rus karakoluna baskına giderken koynundan çıkardığı şişi atından eğilerek yere saplar ve yanındakilere “bunu da dönüşte alırız” der. Baskın dönüşü onca hengamenin arasında tam da sapladığı yerde bir anda atından eğilerek sapladığı şişi o karanlıkta çeker alır. Etrafındaki herkes şaşkınlıkla ona bakarken Kuşıkupş onlara döner ve der ki: “İşte, atalarınızın topraklarını böyle avucunuzun içi gibi bilmelisiniz.” Ajgeri Kuşıkupş’un lakaplarından birisinin de ““Адыгэщ1ым и Гъуазэ” “Adıǵeş’ım Yi Ğuaze” “Adıge Yurdunun Rehberi”  olması tesadüfî değildir. Kuşıkupş, tabiat olgularını kullanarak yön bulma ve iz sürme yeteneğine sahip ender savaşçılardan biriydi.

General Zass’ın Karargahı Psıj (Kuban) Nehrinin karşı kıyısında bulunan (Armavır) Proçna Okopk’e kalesindeydi. Kuşıkupş silah arkadaşları Şogen Şumaḣo ve Abźex yiğidi Hırtsıjj Ale birlikte bu karargahı basarak General Zass’ın kızını kaçırırlar. Kuşıkupş ve arkadaşları Generalin kızını 3 yıl boyunca başına sinek kondurulmadan, bir prenses gibi misafir ederler. Genç kıza 3 yıl boyunca kendi ailelerinden biriymiş gibi davranırlar Adige dilini ve geleneklerini öğretirler. 3 yıl sonra Zass’a “Kızını Getiriyoruz.” Diye haber gönderirler. Teslim yeri ve şartları hakkında anlaşırlar. Ancak Zass kızını getirenleri yakalamak için gizlice bir plan yapar ve etrafa askerlerini gizler. Adige üç atlı belirlenen gün ve saatte karargâha yetişir. Zass’ın kızı Şogen Şumaḣo’nun atının ön kısmında oturuyordu. Daha sonra üç atlı çerkes kıyafetleri giydirilmiş kızı attan indirip babasına teslim ettiler. General Zass kızını teslim alır almaz gizli planını uygulamaya kalkar ve gizlenen askerlerine yakalayın diye emir verir. Askerler üç Adige savaşçının etrafını çevirir. O sırada genç kız kıyameti koparır ve babasına, eğer onların başına bir şey gelirse, kendi canına kıyacağını söyler. Kızının bu tehdidiyle endişelenen Zass askerlerini geri çeker. Kızı babasına döner ve yine herkesin duyacağı bir şekilde. “Bu yeryüzünde güzel adet ve güzel bir yaşam diye bir şey varsa, bu da Adigelerde var!” der.

Kuşıkupş kızı babasına teslim edip karargâhtan ayrılırken General Zass’a “Kızın bizde kaldığı şu ana kadar akrabaydık. Ancak bundan sonra düşmanız.” dedi.

Ata binmeye başladığı günden itibaren Ruslara karşı mücadeleyi bir yaşam şekli haline getiren ve gözünü budaktan sakınmayan Ajgeri Kuşukupş 1829 yılında Warp nehri kıyısında katıldığı savaşta şehit düşer. Kuşıkupş’ı anlatan hikayeler ve ölümünün ardından söylenen ağıtlar bugün dahi söylenmektedir.

Allah Ulusal Kahramanlarımızın ruhlarını şad mekânlarını cennet eylesin.

Yılmaz Dönmez

Kaynaklar:

1.Şhalaḣo Abu/Şı`enığer, Literaturer, Pıunığer

2.http://www.infocherkessia.com/ajgeriy-oglu-kusikupsh-ceviri-beshto-yilmaz-bestepe

3.http://www.gupsise.com/?p=581

 

(*) Dekabrist Lorer: “Zass, karargahının yakınında, özel olarak yapılmış küçük bir tepenin üzerine, mızraklara geçirilmiş, sakalları rüzgarda uçuşan Çerkes kafaları dizmişti. Bu iğrenç tabloyu seyretmek üzüntü vericiydi. Bir gün Zass, davetlisi bir hanımın ricası üzerine düşman kafalarını kaldırmayı kabul etti. Bizde o sırada misafiriydik. Generalin çalışma odasına girdiğimizde dayanılmaz, iğrenç bir kokuyla sarsıldım. Zass gülerek, yatağın altında kafaların konduğu sandıkların bulunduğunu söyleyerek şaşkınlığımızı giderdi ve camlaşmış gözleriyle korkunç şekilde bize bakan birkaç kafanın bulunduğu kocaman bir sandığı çekip çıkardı. Onları neden burada tutuyorsunuz’’? diye sordum. Onları kaynatıyorum, temizliyorum ve anatomi çalışmaları için Berlin’deki profesör dostlarıma gönderiyorum’’ diye karşılık verdi.

 

2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu