Yazarlar

Noel Baba Medeniyeti

“Noel Baba” Medeniyeti”

Ne güzel adın var Müslüman

Olamazsın asla noel kutlayan

Görülmüşmü hiç yahudi, hıristiyan

Müslüman bayramı kutlayan

Düşündünüz mü hiç niçin var noel veya yılbaşı? Meşhur anlamıyla miladi takvimin başı. Peki! miladi takvimin başı olarak ne kabul edilir? Hz.İsa’nın doğumu. Yani Hz. İsa’nın babasız  olarak Hz.Meryeme sunulduğu hediye edildiği gün. Burada aklımızın bir köşesinde dursun diye hediye kelimesinin altını çizmek gerekir .

Peki! niçin 25 Aralık “Hıristiyan Bayramı” olarak kutlanır acaba? Hıristiyanlıktan önceki batı inançlarında, gündüzün uzamaya başladığı bu gün,  gücün simgesi ateşin yani güneşin bu tarihten itibaren daha çok kendileriyle birlikte olacağına dair sevinç ve mutluluk zamanıdır. Bu putperest düşünce belkide, eski geleneksel  batı inancıyla birleştirilerek, tıpkı gücün simgesi güneşin her yıl bu döngüde olması gibi. Hz.İsa’nın da bir gün (mesih/kurtarıcı) tekrar yer yüzüne gelerek yanlış inançları ve zulmü ortadan kaldırıp batı kültürünü dünyaya hakim kılacaktır. Bu gün amerikan mezhebi olan evangelistlere göre ise dünyada daha çok kan döküp (bu doğrultuda sanayileşip) tüm kötülükleri yaygınlaştırıp (içki, zina kumar v.b) Hz.İsa’nın geliş süreci hızlandırılmalı ve bu doğrultuda kültürel asmilasyon için ise her türlü fedakarlıktan kaçınılmamalıdır.Bu gün yılbaşı kutlamalarının büyük bir “günah hipermarketi” haline getirilmesi bu inançtan kaynaklanıyor olabilir mi?

Peki! Şimdi bir kez daha düşünelim. Acaba özellikle bu gün “Noel Baba” diye tabir edilen bir keşişin çocuklara Noel hediyeleri sunması sıradan bir davranış olabilir mi? Acaba bu sorunun cevabı hıristiyan alemine göre tıpkı yaratıcı gücün Hz Meryem’e İsa(a.s)’yı hediye etmesi gibi çocuklara hıristiyan veya batı kültürünü hediye etmesi olabilir mi? Mumlarla süslenip, ışıtılan çam ağaçları da yine eski batı kültüründeki ölümsüzlüğün simgeydi. Yani bu inanç sahiplerine göre  mesih olan Hz. İsa ölümsüz olduğu (tanrının oğlu) için bir gün tekrar dünyaya gelip insanları aydınlatacağı konusundaki inançları olabilir mi?

Evet ateş kültürünün çocukları bugün inançlarının gereğini yapıyor. Dünyayı yaşanabilir bir gezegen olmaktan çıkarıp kanın, gözyaşının, zulmün hakim olması için her türlü planlamayı yapıyorlar. Ya biz? Biz ne yapıyoruz? Ne zaman cellâtlarımıza özenmekten vazgeçeceğiz? Suriye, Irak, Mısır ve Libya her yerde olan kan ve vahşet onların eseri ve inançların gereği değil mi? Müslümanları, sırf farklı mezhep müntesibi diye, azılı düşmanları haline getiren onların politikaları değil mi? Çünkü hedef  böl, parçala ve yut. Ama olsun, biz “Allah’ın rengine” boyanmaktan sa yine de düşmanın rengine boyanalım. Yılbaşını kestiğimiz hindilerle, süslediğimiz dükkânlarla, meyhaneye çevirdiğimiz evlerle bekleyelim. Yazık bize!..  Her şeyimizle düşmanın rengine boyandık. Hayatımızı, geleceğimizi, özgürlüğümüzü, gençliğimizi, hatta ahiretimizi bizden çalan düşmanımızın. Onlar “ateşperest medeniyetinin”çocukları, öldürüyorlar bizi kadın, kız, ihtiyar, bebek demeden. Bombalar, füzeler yağdırıyorlar üzerimize. Zulüm çoğalsın ki dünya kan gölüne çevrilsin ki itikatlarının doğruluğu ortaya çıksın. Geliversin artık “mesih İsa” hakim olsun batı kültürü dünyaya. Onlar için biz köleleştirilmeleri gereken barbarlarız. İslam  14 asır öncenin bedevi Araplarının geleneklerinden ibaret çağ dışı bir inanç. Halbuki unutuyorlardı ki kendilerinin kurmaya çalıştıkları dünya düzeni millattan da öncesine dayanmaktaydı.Yani beğenmedikleri din olan “İslam” onların bu bozuk itikatlarını düzeltmek üzere insanlığa Yaratıcının bir lutfuydu. Her “kafir” gibi bunlarda hak çağrıya atalarının köhneleşmiş inançlarına sarılıp, adına da “modernizm”diyerek dünyayı yaşanılır bir gezegen olmaktan çıkarmak istemekteydiler.

İtalya başbakanı ne diyordu 11 Eylül saldırılarından sonra? “ Müslümanları medenileştirmenin tek yolu ülkelerini işgal edip onları zorla Hıristiyan yapmaktır!”

Ey kardeşim! Silkin artık! Toparlan, kendine gel! Sana, senin dinine düşman, hayat hakkına düşman, mutluluğuna ve özgürlüğüne düşman olanlardan yüz çevir. Onların adetlerinden, ahlaklarıyla ahlaklanmaktan, saptırıcı yaşantılarının peşinde koşmaktan yüz çevir. Bayramlarını yüzlerine çarp.

İşte yine yılbaşı geldi. Noel’i kutlamak için. Ellerimizi, kollarımızı paketlerle dolduruyoruz ve sevinç içinde evlerimize, ev halkımıza dönüyoruz, kendimizi ve ailemizi cehennem ateşine sürüklediğimizi bilmeden.  Hıristiyanların bayramlarını kutlamanın ne büyük bir günah olduğunu bilmeden… Onlar gibi, onlarla beraber kutluyoruz, günah ve isyan içerisinde. Allah(c.c)’ın böyle yapanları Kur’ân-ı Kerîm’de şiddetle uyarmasını “Sakın o zalimlere sevgi beslemek, yağcılık yapmak veya yaptıkları işlere rıza göstermek suretiyle azıcık bile olsa da meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (Cehennemlik olursunuz).” (Hûd Sûresi, 11/113) ve Yüce Peygamberinin, “Kim kime benzerse, kime özenirse ondan sayılır, onunla haşr olur! “sözlerini önemsemeden…

Hıristiyanların Noel bayramı… Hıristiyan âleminin dini bayramı… Allah’a şirk koşan,  Allah’ın aziz dinini putçu bir dine dönüştüren, Allah’ın aziz peygamberlerine iftira atan, onlara tanrılık izafe eden Hıristiyanların bayramı. Barbar sürüleri halinde İslam dünyasına saldıran, İslam’ı ve Müslümanları en büyük düşman ilan edip hiçbir tecavüz ve vahşetten çekinmeyen Haçlıların bayramı .

Dilerim bu günler bizim bilinçlenmemize ve kimliğimize dönmemize vesile olur. Rabbimizin ”Allahın Rahmetinden ümidinizi kesmeyin.” uyarısıyla hayatı olması gerektiği gibi yaşama  dileğiyle hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Allah’ın rahmeti üzerinize olsun. (Amin)

Hağuc İsmail BÜYÜKYILDIRIM

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu