Mustafa Saadet

COĞRAFYANIN AZİZLİĞİ

YEŞGAR MUSTAFA SAADET

Dünyadaki yaşam alanları çok farklılıklar gösteriyor. Bazı yöreler çöl, kayalık, ormanlık iken; bir kısım yöreler de verimli tarım arazisi konumundadır. Bazıları denizle sınırdaş, bazılarının yer altı ve yer üstü zenginlikleri vardır. Yaşam alanı halindeki arazilerin, etnik gruplar tarafından ilk defa nasıl sahiplenildiği hakkında ise yeterli bilgi yoktur.

Yer kürenin boş, insanların az olduğu eski çağlarda ayrı toplumlar tarıma elverişli yerleri yurt edinmişler ve uzun süre de aralarında anlaşmazlıklar olmamıştır. Dünya nüfusunun çoğalması ile toprak paylaşım savaşları başlamış; arazi verimliliğinin yanı sıra yer altı zenginlikleri, kara, deniz ve hava ticaret yolları anlaşmazlık ve savaşlara neden olmuş, bu böylece 21.  yüzyıla kadar devam etmiştir.

Geçmişten bugüne nüfus ve teknoloji bakımından üstün devletler, topraklarına göz koydukları küçük halkları yok etmiş, sürmüş veya sömürgeleştirmiştir.

  1. Dünya Harbi’nden sonra  bir araya gelen devletler, bu haksızlığı gidermek, savaşlara son vermek için BM’yi kurmuşlardır. Hatta bazı ülkeler anlaşarak kişi haklarının korunması için de tedbirler almışlardır; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni kurmak gibi. Uluslararası haksızlıkların çözümü için de Lahey Adalet Divanı kurulmuş ise de maalesef fazla bir işlev kazanamamıştır.

Yapılan haksızlıkların telafisi için bazı işgalci (sözde medeni) ülkeler günah çıkarırcasına bazı uygulamalarda da bulunmuşlardır: Almanya’nın Yahudilere tazminat ödemesi, İngiltere’nin, sömürgelerini terk etmesi, aborjinlerin korunmaya alınması, Rusya’nın Doğu Almanya’yı parayla terk etmesi gibi… Ancak bazı ülkeler stratejik gördükleri bölgeleri terk etmemiş,  yer altı kaynakları bol olan ülkelerde kurdukları şirketlere işletme imtiyazları alarak oralardan ayrılmışlardır.

Yakın zamanda bu konuda ilginç bir gelişme olmuştur.

Hollanda Kralı Williem Alexander, 350 yıllık sömürge dönemi boyunca ve bağımsızlık mücadelesi döneminde yaşanan şiddet olayları nedeniyle Endonezya’dan özür dilemiştir.

Lahey Bölge Mahkemesi, Mart ayında verdiği kararında 1946-1947’de Endonezya’nın Güney Sulawesi eyaletinde Endonezyalı erkekleri kurşuna dizen Hollandalı askerlerin hukuka aykırı hareket ettiğine hükmetti.

Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok ve Savunma Bakanı Ank Bijleveld-Schouten Hollanda Parlamentosu’na bir mektup göndererek, Hollanda Mahkemesince verilen tazminat kararına itiraz etmeyeceklerini bildirdiler ve 1946-1947’deki bağımsızlık savaşı sırasında öldürülen Endonezyalılara tazminat ödenmesi talebinde bulundular.

Hemen hatırımıza geldi tabii… Acaba 156 sene önce  (başta Çerkesler olmak üzere) topraklarını işgal ederek bir çok kavme soykırım yapan ve kalanları da sürgün yollarında kırıma uğratan Çarlık Rusyası’nın varisi Rusya Federasyonu da acaba bu uygulamaları örnek alıp, tarihte işlenen suçlarını affettirmeye yönelik bir adım atabilir mi? Bu fazla ütopik bir düşünce mi sizce?

Çerkesler, verimli topraklara sahip olmanın (Çernezyum alüviyon toprakları) ve şimdilerde bu topraklardan bir de enerji hatlarının geçiyor olması ve önemli ihracat limanlarını bulunduruyor olması gibi sebeplerle bulundukları coğrafyanın azizliğine uğramış ve hala uğramaktadırlar.

Günümüzde, insan hakları çeşitli uluslararası yargı mercilerinde dava konusu yapılabilmekte, mahkeme kararlarına  uymayan ülkeler itibar kaybetmektedir.

Toprakları işgal edilen, sömürgeleştirilen halkların çoğu nüfus bakımından azaldıkları için müstakil bir ülke olarak yaşamaları -en azından ekonomik olarak- çok zordur. Yapacakları tek şey, bulundukları ülkelerde dillerini adetlerini, yaşam tarzlarını ve kültürlerini korumaya çalışmalarıdır.

Bunun için de uluslararası yetkili bir kurumun oluşturulması,  bu halkların hukuktan güç alarak bu kurumun desteği ile haklarını arayabilmesi gerekiyor.

Yeşı Kunaśiy (Mustafa Saadet)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu